Ne zamandır buraları boş bırakmıştım. Önceleri yoga eğitimlerim ve çalışmalarım çok zaman aldığından sonra ise pandemi ile birlikte seyahat etmeye çekindiğimden kanepeme yapıştım. Ancak arada kaçıp bir türlü yazmadığım ve şu dönemde güvenle gidilebilecek rotalardan biri olduğunu düşündüğüm için hemen yazayım dedim. Benim en sevdiğim ve her yıl gitsem bıkmayacağım bir rota doğrusu. Seyahat etmeyi çok sevdiğimden her gittiğim yere bir aşık olmuşluğum vardır evet inkar edemem. Ama bende ayrı bir yeri vardır, gönlümün efendisidir Karadeniz. Doğanın yeşilin aşığı insanlar için sanki bir mucize gibi, bol oksijenli yeşilin her tonunu bulabileceğiniz bir yer Karadeniz. Burada sizlere yazacağım ise Rize yaylaları. Ben yaylalar arası mesafe ve yaylalara çıkan yolun zorluğu sebebiyle ve biraz da hiç birşeyi kaçırmak istemediğimden yerli bir tur rehberi, bilen biri ile gezmeyi tercih ettim. Açıkçası Karadeniz insanını da çok sevdiğimden ve çok fazla arkadaşım olduğundan yemeklerinin de hastasıyım. En lezzetli yemekleri yerel sahiplerinden tadabilmek te benim için çok ama çok hem de çok çok önemliydi :) Yazının sonunda mutlaka tatmanız gereken yemekler içinde bir kaç tavsiyem olacak. Ben yerel bir tur olan Organica Tour’u tercih ettim. Şu an sanırım hem kış dönemine giriyor olmamızdan hem de önlemler sebebiyle günübirlik turlar devam ederken konaklamalı turlar için 2021 ye tur tarihleri veriliyor. İnstagramda organikadam olarak bulabilirsiniz.
Bu arada ne zaman gidilmeli derseniz eğer; kışın yaylalara çıkmak çok zor ya da mümkün olamayabileceğinden bahar ve yaz aylarını tercih etmenizi tavsiye edebilirim. Tabi coğrafya derslerinden de öğrendiğimiz üzere Karadeniz her zaman yağmur alan bir bölge. O yüzden ilkbahar, yaz, sonbahar ne zaman giderseniz yağmura yakalanma ihtimaliniz var. Tamamen şansınıza yani. Hatta aynı gün içinde 3 mevsimi birden bile yaşamanız mümkün. Gelelim o muhteşem yaylalara. Aklıma gelişine göre yazıyorum o yüzden sıralama da yakınlık ya da mantık aramayınız :)
Pokut Yaylası
Pokut yaylasına çıkmak yaklaşık 1-1.5 saat sürüyor ve yol zorlu olduğundan eğer kendiniz çıkacaksanız bir arazi aracı tercih etmeniz gerekebilir. 2100 metreye tırmanacağınız zorlu bir yolu var. Ancak çıktığınızda sizi karşılayan yaylanın göz kamaşıtırıcılığı bu yolun zor olması sayesinde hala korunaklı kalıyor. Pokut yaylasında konaklayabilirsiniz ancak öyle bir doğa içerisinde lüks bir otel beklemeyin. Sabah bu manzaraya uyanmanın nasıl bir his olduğunu ise tahmin bile edemezsiniz. Bu yeşilliklerin tam göbeğinde kalmak, sabahın ilk ışıklarıyla pencereden odanıza sızan havanın muhteşemliğini anlatmak için benim kelimelerim yetersiz. Manzara ef-sa-ne, tabi yüksekte olmasından dolayı geceleri bayağı serin olduğunu unutmamak gerek.
Sal Yaylası
Pokut yaylasının yanı başındaki bu yayla da gözlerinizin kamaşmasını devam ettirecek güzellikte. Pokut’a göre daha düz bir yayla olan Sal bende tam çimenlerde yuvarlanma hissiyatı uyandırmıştı. Ayrıca hem Pokut hem Sal yaylasında sevgili büyükbaş hayvanlarla da bir kaynaşma yaşamanız kaçınılmaz :D Muhteşem Kaçkar manzarası ile çekeceğiniz fotoğraflara ise bakmalara doyamayacaksınız.
Badara Yaylası
Badara yaylası sanki böyle otursam yanımda çay olsa, keyifli, huzurlu saatlerce otururmuşum gibi gelen bir yer bana. Ortasında minik bir gölcük, bulutların arasında yükseklere kurulmuş bir tepsi güzellik gibi duruyor. Bulutlar varsa kendinizi bulutların üstünde hissedersiniz, bulut yoksa ise bütün o yeşilin tonlarının içerisinde asılı kalmış gibi durursunuz. Her ne kadar Gito yaylası ve salıncağı sosyal medya da gözleri kamaştırsa da, ben Badara yaylasındaki salıncağı daha bir tercih ederim. Buraya gelirken mutlaka aç gelmenizi de özellikle belirtmek isterim. Yaylada yaşayanların işlettiği ve muhteşem lezette yöresel yemekleri tadabileceğiniz bir kaç yer damaklarınızda şenlik havası yaşatacak. Muhlama, gittiğinizde mevcutsa lahana sarma ve laz böreği(tatlıdır) mutlaka tadın.
Gito Yaylası
Belki de sosyal medya sayesinde en meşhur olan yaylalardan biri Gito. Özellikle instagram da o meşhur salıncakta çekilen videolar olmazsa olmazı. Hatta önünde foto çektirmek için kuyruk bile oluyor. Salıncak Gito’dan daha meşhur desek yeridir yani. Bizim rehber de bu tarz turistlerden sıkılmış olacak ki bizi yaylayı tepeden gören bir yere çıkarmayı tercih etti. Çok ta iyi etti doğrusu. Yeni demlenmiş çay eşliğinde yayla manzarası ve de koşuşturan buzağılar 2 dk lık salıncak macerasından çok daha keyif verdi bizlere. Üstelik dönerken yine de sosyal medyalık muhteşem fotolar vardı elimizde.
Ayder Yaylası
Ayder yaylasına ilk gittiğimde resmen bayılmıştım. İkinci gidişimde ise biraz hayal kırıklığı yaşadım açıkçası. Aradan geçen 5 sene içerisinde muazzam bir kalabalık oluşmuş. Turistik bir tatil köyüne dönüşmüş. Her yer de bir işletme, otel, restorant. Tabelalar Türkçe, İngilizce, Arapça. Rize yaylaları içerisinde sanırım yol olarak en düzgün ve ulaşılabilir olması açıkçası biraz o doğal güzelliği yitirmesine sebep olmuş. İnsanların bir kazanç kapısı olması sorun değil elbette ama keşke bunu o mis gibi yaylanın doğasını değiştirmeden yapabilselerdi. Hem doğal güzelliklerin tahrip edilmeden korunabileceği hem de insanların geçimini sağlayabilecek bir kazanç elde edebilecekleri bir orta yol olmalı.
Çinçiva Köyü-Şenyuva Köyü
Çinçiva çok tatlı bir Karadeniz köyü. Fırtına deresinin kenarında kurulu çok güzel cafe ve restorantlar, yerel ürünler alabileceğiniz dükkanlar ve tabi ki çok güzel fotolar çekebileceğiniz Fırtına Deresinin üstünde bir köprü :) Ben köyde Peri Dükkan adındaki butik dükkana bayılmış içinden çıkamamıştım. Yöresel tatlar, baharatlar, takılar, incik, bocuk, fincan, kupa, ipek puşi vs. Bir sürü şey. Gitmeden çağlayan derenin senfonisi eşliğinde bir kahve içmeyi ihmal etmeyin.
Çat Vadisi-Zilkale
Sarp bir kaya üzerine kurulu Zilkale, yanıbaşından geçen Çat deresi ve etrafını kuşatan yemyeşil dağların arasında çok görkemli bir şekilde ziyaretçilerini bekliyor. Kaleye, milli park işletmeciliğinde olduğundan girişte cüzi bir miktar ödeyerek girebiliyorsunuz. Kalenin dışında da bir işletme var ve madem Karadeniz’desiniz evet efendim her durduğunuz yerde lütfen oturunuz ve çay içiniz. Zilkaye’ye çıkarken bir foto molası verin ve Çat Vadisi’nde de durun. Özellikle büyükşehirlerde yaşıyorsanız zaten yeşilin tüm tonlarına doyacağınızdan, her yer de dere hışırtısı duymaktan hipnotize olacaksanız orası kesin.
Huser Yaylası
Huser Yaylası benim en çok merak ettiğim yaylalardan ancak maalesef ben hava muhalafeti sebebi ile gidemedim. Malum Karadeniz havası, öngörebilmek mümkün olmayınca turumuzun güzergahları da hava durumuna göre değişmek zorunda kalıyor. Ama şu kadarını söyleyebilirim, o sosyal medyadan ağzımız açık baktığımız bulut denizinin üstündeymişsiniz gibi görünen o resimler bu yayladan.
Şimşir Ormanları
Evet burası da çok merak edip gidemediğim bir diğer yer. Türkiye’nin tek yaşlı Şimşir Ormanı burası ve bir süredir ağaçlara bulaşan mantar yüzünden kuruma tehlikesi olduğu söyleniyor.
Uzungöl
Maalesef Ayder’den sonra ikinci kez gelip hayal kırıklığı yaşadığım bir diğer yerde Uzungöl. Artık o kadar turistik bir yer haline gelmiş ki gölün çevresinde boş bir yer kalmadığı gibi çevresinde ikinci bir tur da dükkanlar yapmış. Belki ben bu kadar kalabalık olmasından, bu kadar yapılaşma olmasından hoşlanmadığım için hayal kırıklığı yaşamış olabilirim. Bu tarz şeyler sizi rahatsız etmiyorsa kesinlikle mutlu ayrılacaksınızdır buradan. Sevmiyorsanız da benim gibi gölü uzaktan gören tepede konuşlanmış bir yere çekilip buradan bu enfes manzarayı seyretmeyi de tercih edebilirsiniz.
Palovit Şelalesi
Hah işte bir diğer muhteşem güzellik :) Yüksekliği 15 metre olan şelale bölgenin de debisi en yüksek olanı. O yüzden uyarmayı bir borç bilirim. Merdivenleri inipte şelalenin dibinde dolaşayım bir foto çekeyim derseniz hava yağmurlu olmasa da şelalenin sıçrayan sularından bir nebze hakkınızı alacaksınızdır. Ona göre inin yani.
Karagöl
Anlatmak için hep aynı sıfatları kullanıyorum belki ama başka nasıl tarif edebilirim bilmiyorum. O yüzden yine “muhteşem bir manzara” olarak tarif edeceğim sanırım :) Artvin Borçka’ya bağlı bu gölü vaktiniz varsa mutlaka ziyaret edin. Heyelan sonucu oluşmuş olan bu gölün etrafında yürüyüş yapmayı da ihmal etmeyin. Burada muhteşem fotolarım olmalıydı evet ama olamadı. Orada bulunduğumuz süre boyunca bardaktan boşanırcasına yağan yağmur hiç durmadığından maalesef fotom yok. Mecbur bir daha gitmem gerekecek :D
Fındıklı Mahallesi
Gece konaklamak için Fındıklı’daki tarihi konaklardan birine götürdü rehberimiz bizi. Tur ve konaklama deyince otel gibi bir şey gelmesin aklınıza. Evin sahiplerinin ailecek işlettiği bu yerde misafir gibi karşılandık aslında. Ağız sulandıran yemekler, kahvaltı. Akşam hem ailenin hem rehberimizin tulum müziği eşliğinde çekilen halay ya da tepilen horon. Sabah pencerenizin açıldığı çay tarlası. Lüks ten ziyade sıcaklık doğallık arıyorsanız tam da yeri bence Karadeniz.
Yapmadan dönmeyin,
Laz böreği, muhlama, fasulye kavurma, turşulu pilav, sarma yemeden asla
Fırtına deresi üstünde zipline
Dönüşte mutfağınıza el yapımı bir sürmene bıçak almadan dönmeyin.
Comments